Lexus’tan sıra dışı gastronomi deneyimi: “Omotenashi-on-the-Go”
Lexus, Japon misafirperverliği Omotenashi felsefesini otomobilin sınırlarının ötesine taşıyarak sıra dışı bir deneyime dönüştürüyor. Marka, üstün ağırlama anlayışını gastronomiyle buluşturdu. Omotenashi-on-the-Go adlı mobil mutfak konsepti, yol kenarına üst düzey mutfak lezzetlerini getiriyor.
6 metreden uzun ve 2 ton ağırlığındaki bu özel araç, siyah ve bakır renkli zarif dış tasarımıyla geleneksel bir yemek karavanından çok daha fazlasını sunuyor. Lexus’un Avrupa tasarım ekibi bu projeyi, markanın tasarım DNA’sının yeni bir yorumu olarak tanımlıyor.
İç mekan, tıpkı bir Lexus otomobilinde olduğu gibi detaylara verilen titizlikle hazırlandı. Profesyonel şeflerle birlikte tasarlanan mutfakta yüksek performanslı ocaklar, hassas soğutma sistemleri ve ergonomik hazırlık alanları bulunuyor. Aynı anda 50’den fazla misafire hizmet verebilen Omotenashi-on-the-Go, yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda estetik açıdan da bir sanat eseri niteliğinde.
Tezgahlarda kullanılan bakır, ahşap ve seramik malzemeler, Lexus’un ikonik ızgara tasarımından esinlenerek bir araya getirilmiş. Bu özel mutfakta sadece damaklara değil, tüm duyulara hitap eden bir atmosfer yaratılıyor.
İç mekanın en dikkat çekici unsurlarından biri, 2014 Lexus Design Award (Lexus Tasarım Ödülü) kazananı Alman tasarımcı Sebastian Scherer tarafından tasarlanan “Iris” lambalar oldu. Sabun köpüklerinden ilham alan bu el yapımı cam küreler, bakış açısına göre renk değiştiren ışıltılı yansımalar yayıyor ve ortamı sıcak, davetkar bir ışıkla dolduruyor.
Deneyim sadece görsel ve tat duyularıyla sınırlı değil. İç mekana entegre edilen Mark Levinson ses sistemi, bir Lexus otomobilindeki ses kalitesini bu kez mutfak atmosferine taşıyor.
Omotenashi-on-the-Go, Lexus’un tasarım, sanat ve misafirperverliği harmanlayarak lüks kavramını yeniden tanımladığı bir deneyim aracı olarak, markanın yaratıcılığını gastronomi dünyasında da kanıtlıyor.