1. LEXUS'U KEŞFET
  2. Lexus Life Style
  3. Avrupa'nın Lüks Kayak Merkezleri
Ne aramıştınız?
Lifestyle

Avrupa'nın Lüks Kayak Merkezleri

Eğer sinema tutkunuysanız geçtiğiniz sokaklar size tanıdık gelebilir. Cortina d’Ampezzo aralarında bir James Bond filmi olan “Yalnız Gözlerin İçin” ve Pembe Panter’in de olduğu pek çok filme dekor olmuş.

Cortina / İtalya

Eğer sinema tutkunuysanız geçtiğiniz sokaklar size tanıdık gelebilir. Cortina d’Ampezzo aralarında bir James Bond filmi olan “Yalnız Gözlerin İçin” ve Pembe Panter’in de olduğu pek çok filme dekor olmuş. 16. yüzyıldan itibaren uzun süre Avusturya’nın yönetiminde kalmış. Ancak bu bile lisanın Almanca olmasını sağlayamamış. I. Dünya Savaşı sonrası Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun dağılması ile yönetim İtalyanlara geçmiş. 20. yüzyıldan itibaren İtalyan elitlerin dikkatini çekmeye başlamış. II. Dünya Savaşı nedeniyle iptal edilen kış olimpiyatları 1956 yılına kısmet olmuş. Bu tarihten sonra da Cortina’yı tutmak mümkün olmamış. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alınan Güney Alpler’in Dolomitler bölgesine kurulduğu için “Dolomitler Kraliçesi” adı uygun görülmüş. 12 ayrı kayak alanı ile dünyanın en büyüklerinden biri. Toplam uzunluğu 1200 kilometre olan pistler ve 400’den fazla teleferik ve telesiyej tek bir skipass ile kullanımınıza amade. Farklı zorluk seviyeleri değişik kış sporlarının hem acemiler hem de adrenalin bağımlıları tarafından yapılmasına imkan veriyor.

Cortina küçük bir kasaba ama kaliteli pistleri ve kış sporlarının yanı sıra kayak sonrası eğlenceleri ile gör-görül mekanı arayanlar için ideal bir yer. Yapılacak çok şey var bu kasabada. Etnografya Müzesi geçmişe yolculuk yapmak ve bölgeyi tanımak isteyenler için düzenlenmiş. Kıyafetlerden yaşam tarzlarına kadar tüm detaylar canlandırma ile anlatılıyor. Müze gezmekten hoşlanıyorsanız Paleontoloji Müzesi, Modern Sanat Müzesi ve Büyük Savaş (I. Dünya Savaşı) Açıkhava Müzesi de ilginizi çekecek. Astronomik Gözlemevi ve Planetaryum ise uzay meraklıları için ilginç.

Sosyetik bir kasabadasınız, bu yüzden şık alışveriş imkanları her yerde. Corso İtalia trafiğe kapalı bir cadde. Burada İtalyan modasının en son çizgilerine, hoş hediyeliklere kolaylıkla ulaşmanız mümkün. Ancak cebinizi yakmayan etiketleri pek hayal etmeyin. Piazza İtalia ise haftanın bazı günleri tezgahların açılıp peynir çeşitlerinden giysiye kadar her türlü malın satıldığı bir pazar alanına dönüşüyor. 
 

NEREDE KALINIR? 


Hotel Montana

Odaları temiz, atmosferi samimi ve hizmet kalitesi üst düzeyde. Bunlara uygun fiyatlar da eklenince konaklama seçenekleri arasında ilk sıralara yükseliyor. 


Grand Hotel Savoia

Merkezi konumu en büyük avantajı. Hizmet ve yemekler de kaliteli ancak fiyatlar da bir o kadar yüksek. 
 

Hotel Olimpia

Şehrin merkezindeki bir diğer otel. Konforu, temizliği ve hizmet anlayışı ile mutlu anlar yaratmaya aday. 
 

NEREDE YENİR? 


Ristorante Lago Pianozes

İtalyan mutfağından örnekleri ev yapımı şaraplarla birlikte deneyin. 
 

Al Camin

Şehir merkezinden yaklaşık 10 dakikalık mesafede. Özellikle spesiyalitelerini deneyin. Şarap menüsü çok az yerde rastlayacağınız zenginlikte. 
 

Ospitale

Şehir merkezinden uzak ama değer. Ahşap malzemenin yarattığı sakin ve sıcak atmosferde İtalyan mutfağından örnekler tadabilirsiniz. Yerel yemekleri denemeyi unutmayın. 

Bir kayak ve kış sporları cenneti Ischgl, Avusturya

Avusturya Alpleri’nde bulunan Ischgl özellikle üst sınıfa hitap eden ve her yıl kış sezonunda adından sık söz ettiren bir kasaba. Batı Tirol bölgesindeki Paznaun’daki Ischgl’da yaklaşık olarak 1.600 kişi yaşıyor. Uçsuz bucaksız pistlere ve Avrupa’nın en geniş kayak alanlarından birine sahip olan Ischgl’da kasım ile mayıs arasında bol karlı bir kayak keyfi sizi bekliyor. Silvretta Arena’daki hava tramvayı Piz Val Gronda ile bölgede geniş bir alan daha kayak severlere sunulmuş. Toplam 44 adet teleferikle Ischgl’ın merkezinden sınırdaki kayak merkezi olan İsviçre Samnaun’un pistlerine ulaşmak mümkün. Avusturya ve İsviçre arasında kalan iki adet eğlence merkezi Silvretta Arena tarafından işletiliyor. Alplerin en geniş snowboard ve serbest stil kayak merkezi olan Playstation Vita Ischgl’da her seviyedeki kayak sever için pist mevcut. Günlük ski-pass ücreti 45 Euro civarında olan Silvretta Arena’da, 8 yaş altı çocuklara ücretsiz giriş imkanı sunulurken 16 yaş altı gençler de indirimden faydalanabiliyor.

Spor faaliyetlerinin yanı sıra Ischgl aynı zamanda ilginç eğlenceleriyle de tanınıyor. Her yıl sezon başı, Paskalya ve sezon sonunda organize edilen ‘Top of the Mountain’ konserleri için gelen dünyaca ünlü sanatçılar, kayak merkezinin tam ortasında 2.300 metre yükseklikte bulunan ünlü Idalp Sahnesi’nde konserler veriyor.

Silvretta Arena ocak ayında tam bir açık hava sanat müzesine dönüşüyor. Uluslararası on sanatçının ikili takımlar halinde 5 gün içerisinde oluşturdukları devasa boyutlardaki kardan heykellerin yarıştığı ‘Forms in Snow’ yarışması görenleri oldukça etkiliyor. Yılın ilk güneş ışığı onları eritene kadar pistte kalan heykeller ile kayak pisti oldukça eğlenceli görünüyor. Nisan ayında ise ‘Top of the Mountain’ Paskalya konserleri, dünyaca ünlü aşçıların katıldığı Chefs’ Star Cup yarışması ve Dünya Kayak Şampiyonası bölgeyi cazip hale getiriyor.

Uyumayan kayak merkezi Ischgl’da gece hayatı severler için de son derece şık restoran, bar ve eğlence merkezleri bulunuyor. Idalp’daki Alpenhaus mutlaka ziyaret edilmesi gereken ihtişamlı bir dağ restoranı. Kayak sonrası daha sakin bir akşam geçirmek isteyenler için ise Silvretta Center ile otellerdeki spa ve dinlenme alanlarını kullanıyor.

St. Anton, Avusturya

Bir arkadaşım “Benim için ilk üçte” demişti. Herkesin sıralaması kendine ancak zorlu pistler, toz kar, off-pist seçenekleri ve eğlence arayanlardansanız St. Anton listenize mutlaka girecek. Aslına bakarsanız Batı Avusturya’nın Tirol bölgesinde yaklaşık 2.500 nüfuslu bir yerleşim birimi St. Anton. Bu kadar küçük bir yerin nasıl olup da dünyanın sayılı kayak merkezleri arasına girdiğine şaşırıyorsunuz önce. Ancak disiplinli teknik çalışmaları, güler yüzlü hizmeti, kayak sonrası eğlencelerine verilen önemi görünce şaşkınlığınız hayranlığa dönüşüyor. Kentin 1930’larda başlayan macerası 2001 yılında Dünya Alp Disiplini Kayak Şampiyonası’na ev sahipliği yapması ile zirveye çıkmış. Ulaşımının kolay olması bu gelişmeye kuşkusuz çok katkı yapmış. Münih, Zürih ve Innsbruck gibi merkezlerin havaalanlarından araba ya da trenle gidebilirsiniz. St. Anton 1300’lü metrelerde kurulmuş ancak zirveye çıkmak 2800’lü metrelere yükselmek demek. Kayak sezonu genellikle kasımda başlıyor nisan sonu hatta bazen mayıs başına kadar devam ediyor. Donanımlı pistleri toplam 260 kilometre. 100 civarı teleferik ve telesiyej pistlere ulaşmanızı sağlıyor. Tümünden yararlanmak için tek bir skipass kullanılıyor olması işin bir başka cazip ve kolaylaştırıcı yönü. Öte yandan pistlerinin yeni başlayanlar için çok da uygun olmadığını belirtmek gerek. Kayak sporunda acemiyseniz bir eğitmen desteği almanız uygun olacak. Kayak için gerekli malzemelerin kiralanabilir olması, her bütçeye uygun otel, kafe ve restoran bulunabilmesi St. Anton’u cazip kılan diğer faktörler.

St. Anton’da sadece kış sporlarına bağlı kalınmamış, misafirlere kapalı tenis ve squash kortları, bowling, spa gibi aktiviteler de sunulmuş. Alp disiplini kayak sporunun beşiği olmakla övünen St. Anton’da küçük bir kayak müzesi de var. Şirin binasında Alp disiplinin başlaması ve bugünlere gelmesi çok güzel anlatılmış. Kayak sonrası eğlencelerinde ise neredeyse uzman olmuşlar. Üstelik diğer kayak merkezleri ile kıyaslandığında fiyatlar kulağa daha iyi geliyor. Burada geceler uzun, eğlence ve içki için tek limit sizsiniz. Diğer taraftan sakin ve sohbetli bir akşam geçirmek isteyenler de unutulmamış. Hafif bir müzik eşliğinde içkinizi yudumlayıp dostlarınızla hayatı paylaşacağınız mekanlar da var. Hangisi tarzınız olursa olsun, seçtiğiniz yere gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız sevimsiz sürprizleri önleyecektir. Bu arada St. Anton yakınındaki Zürs ise benim en sevdiğim dağ otellerinden Thurnher’s Alpenhof bulunduğu şık bir kasaba. Devamındaki Lech ise kraliyet ailelerinden şahsiyetlerin yan masada karşınıza çıkacağı bir başka muhteşem kayak merkezi.

NEREDE KALINIR? 


Himmelhof

Merkezi lokasyonu, özenli servisi, geleneksel dekorasyonu ve nispeten makul fiyatları ile en uygun konaklama seçeneklerinden biri. 
 

Hotel Valluga

İskandinav tarzı dekorasyon, tüm ekibin içten davranışları, temiz ve ferah odalar. Buna lezzetli yemekler de eklenince insanın mutlu olmaması imkansız, tabii fiyatları unutmaya hazırsanız! 
 

Skihotel Galzig

Kentin en beğenilen otellerinden. Konumu ve hizmet kalitesi mükemmel. 
 

NEREDE YENİR? 


Hazienda

M3 Hotel’de yer alıyor. Özellikle et ve makarna çeşitleri denenebilir. 
 

The Museum

Bu otantik Avusturya şalesi yemek yemenin keyfine varmak isteyenler için ideal. Yemekler de şaraplar da harika. 
 

Hospiz Alm

Menüsü hem yerel hem de uluslararası lezzetlerden seçim şansı sunuyor. Şarabınızı şömine başında yudumlamak ayrı bir keyif. 
 

Krazy Kanguruh

Kentte “apres-ski” dendiğinde akla ilk gelen mekanlardan. Bazen servis ve yemek kalitesinden şikayetler geliyor, ancak erken saatlerde başlayan eğlencesi, kaliteli müziği ve içki çeşitleri ile popülaritesini hep koruyor. 
 

Mooserwirt

Güzel müzik, iyi servis, uygun fiyat ve harika bir atmosfer arayanların tercihi. Diğer kayak sonrası mekanlarında olduğu gibi burada da hayat öğleden sonra başlıyor. Ne zaman duracağınız tamamen size kalmış. 

Kitzbuhel, Avusturya

Kitzbühel’e “Alplerin İncisi” de deniyor. Geçmişi 700 yıl öncesine kadar uzanan küçük bir ortaçağ kasabası burası. Çevresiyle birlikte Avusturya’nın en geniş kayak merkezi sayılıyor. Toplamda pist uzunluğu 200 kilometreye yaklaşıyor. Bunun 70 kilometresi mavi (kolay) pist olarak işaretlenmiş. Pistleri her seviyeden ama özellikle bu sporda iddialı olan kayakçıları mutlu ediyor. Kayaktan yorulanlar için yol üzerinde küçük kulübeler unutulmamış. Hem dinlenebilir hem de içinizi sıcak çikolata ile ısıtabilirsiniz. Saatte 100 bin kişi taşıma kapasitesindeki teleferik ve telesiyejleri ile pistlere ulaşım çok kolay. Skipass fiyatları sezona göre değişiyor. Star Card birçok alan ve aktiviteye tek kartla ulaşmanızı sağlıyor ancak almadan önce size uygun olup olmadığını kontrol edin. Klasik kış sporlarının dışında Kitzbühel’de kayak safarisi de revaçta. Ancak iyi derecede kayak yapamıyorsanız denemeye kalkmayın, tatilinizin kalan günleri tatsız bir anıya dönüşmesin. Kitzbühel profesyonel düzeyde kayabildiğine inananlar için bir çeşit meydan okuma yeri aynı zamanda; dünyanın en zor inişi olarak kabul edilen Streif Pisti burada.

Bir ortaçağ kasabası olur da tarih ve sanatseverlere hitap edecek eserler olmaz mı? Eskiye ait eserlerin çoğu kentin trafiğe kapalı iki ana caddesi üzerinde yer alıyor. 14. yüzyıl ortalarında inşa edilen kilise görülecekler listenizde olmalı. Kitzbühel’in merkezindeki kilise azametli gotik hatlarıyla hemen dikkatinizi çekecek. Yüksek kulesi kentin sembollerinden. Üstelik saati de haber veriyor. Çanların çaldığını duyduğunuzda saat ya 11.00 ya da 17.00’dır. Kitzbühel Müzesi kentin tarihini adım adım gözler önüne seriyor. Reisch Dans Kafe ise 1928 yılında inşa edilmiş. Şehir merkezinde yapacağınız yürüyüş sırasında önünüze birçok keyifli dükkan da çıkacak. Kitzbühel’e ulaşım çok kolay. Münih’ten gitmek ideal. Otellerin çoğu müşterilerini havaalanından aldırıyor. 

 

NEREDE KALINIR? 


Romantik Hotel Tennerhof

Şale tarzındaki otel 17. yüzyılda bir çiftlikevi olarak inşa edilmiş. Hizmet kalitesi yüksek. Ait olduğu çağa göre dekore edilen odalarda kalmak keyifli olabilir. Adı romantik ama fiyatlar kendinizi romantik hissetmenizi önlüyor. Menüsündeki lezzetlerden denemenizi öneririm. 

Hotel Zur Tenne

Ahşap ağırlıklı odalar, şömineler ve bölge tarihini yansıtan dekorasyon çok hoş. Restoranın da keyifli olduğu otelin fiyatları pek ucuz değil. 

NEREDE YENİR? 


Barrique

İtalyan mutfağını sevenler için mükemmel bir seçim. Manzara da gelenler için ödül oluyor. 

1st Lobster

Adından da anlaşılacağı gibi deniz ürünleri servis ediliyor. Ancak gerek pişirme şekilleri gerekse sosları çok değişik. 

Florianistube

Çok fazla dikkat çekmiyor ama yemekleri lezzetli. Yerel ve uluslararası mutfaktan örnekler sunuyorlar. Fiyatlar göreceli olarak daha uygun. 

Megeve, Fransa

“Fransa’nın İsviçre ve İtalya sınırına yakın bir kasabası” diye tanımlamak doğru ama bu sözlerle yetinmek lüksün yanı sıra doğal güzellikleri, kültürü ve kış sporlarını da ıskalamak anlamına geliyor. Chamonix ile birlikte Mont Blanc’ın en sevilen kayak merkezi Megeve. 18. yüzyılda İngiliz dağcılar tarafından gündeme taşınmış. O gün bugün gündemden düşmemiş, sosyetenin de uğrak mekanlarından biri olmaya devam etmiş. 1100 ile 2350 metre arasındaki yükseklikte kurulan kasabada toplam pist uzunluğu 450 kilometre civarında. Diğerlerine göre daha az kar alması daha aşağılara kurulmuş olmasından kaynaklanıyor. Aralık gibi açılan sezon nisan ayına kadar devam ediyor. Kar yağmazsa açık suni kar makineleri ile kapatılıyor. Her seviyeye hitap edebilmekle birlikte, Megeve daha çok başlangıç ve orta düzeydeki kayakçıların tercihi. Alacağınız skipass tüm pistlerde geçerli. Değişik şeyler denemekten hoşlananlar da unutulmamış; köpeklerin ya da atların çektiği kızaklarla bembeyaz karların üzerinde süzülmek büyük keyif.

Dünya jet sosyetesinin gittiği diğer kayak merkezleri ile kıyaslandığında sanki daha bir cana yakın, daha bir sofistike gibi geliyor insana. Bunu belki de lüks ve alçakgönüllülüğü birlikte barındırmasına borçlu. Trafiğe kapalı yolu, tarihi kilisesi ve binaları ile eski bir Alp köyü görüntüsünü hala koruyor olması da bir diğer neden. Bu konuda akıllı davranıp yeni otel ve kafe gibi binaların özgün dokuya uyum sağlayacak şekilde yapılmalarını sağlamışlar. Place de l’Eglise kentin ana meydanı. Alışveriş yapmak için en uygun yer. Meydan kaliteli restoranları ve kafeleri ile soluklanmanıza izin veriyor.

Megeve barındırdığı Michelin yıldızlı restoranların çokluğu ile gurmelerin dikkatini çekiyor. Bu küçücük yerde 100’e yakın restoran var ve bunların sekizi Michelin yıldızlı. Bu yüzden Megeve’ye gurme geziler de düzenleniyor.

NEREDE KALINIR?

Hotel Mont Blanc

Kentin merkezinde olması fiyatlarını da yukarı çekiyor. Odanızın balkonundan Place de l’Eglise manzarasını seyretmek ayrı bir zevk. 

Chalet d’Antoine

Mükemmel hizmet anlayışı, lezzetli yemekler ve makul fiyat. 

La Grange d’Arly

Son derece sevimli dekorasyona sahibesinin tüm misafirlere gösterdiği ilgi de eklenince kendinizi evinizde hissediyorsunuz. Yemekler harika. 

NEREDE YENİR?

Flocons de Sel

19. yüzyıla ait bir çiftlik evi restorana dönüştürülmüş. Kasabadaki en iyi restoranların arasında adı geçiyor. Michelin yıldızlı. 

Le Prieure

Place de l’Eglise’de. Dekorasyona ve yemeklerin lezzetine diyecek yok. Ancak restoranın küçüklüğü bazen yan masayla fazla samimi olmanız anlamına gelebiliyor. 

Le Puck

Ortam rahat ve samimi, yemekler lezzetli, fiyatlar makul. 

MÜTEVAZI ADRESLER

Bansko, Bulgaristan

Çok yakınımızda, İstanbul’dan sadece 600 kilometre kadar uzakta. Uçmak yerine manzarayı yaşayarak yolculuk etmekten hoşlananlar için ideal; kendi arabanızla bile gidebilirsiniz. Zamandan tasarruf etmek isteyenlerdenseniz Bansko ile Sofya arasında sadece 160 kilometre var.

Pirin Dağları’nın eteklerinde kurulu küçük, mütevazı bir kasaba Bansko. Kuruluşuyla ilgili birçok efsane, her efsanenin de bir taraftarı var. Sonuç mu? Kazananı yok elbette ancak ortaya bir tiyatro sahnesi misali neşeli görüntüler ve anekdotlar çıkıyor. Tarihse kasabanın geçmişinin Romalılara kadar uzandığını ve M.Ö. 1. yüzyıla dayandığını söylüyor. M.S. 800’lü yıllarda Bulgaristan topraklarına katılmış. Uzun yıllar Osmanlı yönetiminde kalan Bansko bugün Avrupa’nın en rağbet gören kayak merkezlerinden biri.

Yakın geçmişte çeşitli dünya kayak şampiyonlarına ev sahipliği yapması dikkatleri üzerine toplamasına neden olmuş. Bunların getirisini de akıllıca kullanmayı bilmiş. Deniz seviyesinden yaklaşık 930 metre yükseklikte kurulu Bansko sadece beyaz güzellik için değil, gölleri, ormanları kısacası doğası için de gelinebilecek bir yer. 75 kilometreye varan pistlerinde saatte 24 bin kişiye hizmet verecek kapasiteye ulaşılmış. Sadece sayı değil ama hizmet kalitesi ile de gün be gün Fransa ve İsviçre’deki kayak merkezlerine kafa tutacak duruma gelmiş. Pistler hem acemileri hem de “ben iddialıyım” diyenleri mutlu edecek özellikteler. Oteller pistlere pek yakın sayılmazlar, yakın bir zamanda kurulan gondollarla sağlanıyor ulaşımınız. Önerim sabah erken saatlerde gondol sırasında kendinize bir yer edinmeniz, yoksa kuyrukta uzunca bir zaman geçirmek zorunda kalabilirsiniz. Kaldığınız otelden pistler konusunda bilgi aldıktan sonra gondoldan ineceğiniz yeri kararlaştırın. İlk istasyonda yeni başlayanlara göre kolay ve keyifli pistler var. Eğer daha zorlarına ulaşmak istiyorsanız yaklaşık bir 15 dakika daha yolunuza devam etmek zorundasınız. 2600 metre rakımlı ve yaklaşık 2500 metre uzunluğundaki Tomba Pisti dünya şampiyonunun adını taşıyor ve o adın hakkını verecek zorlukta. 1000 metreden biraz uzun Plato Pisti ise acemiler için biçilmiş kaftan.

NEREDE KALINIR? 


Hotel Avalon

Küçük sade bir aile işletmesi. İlk dikkat çeken özelliği çalışanların sizi mutlu edecek tüm ayrıntıları sizden önce düşünmesi. 
 

Regnum Bansko Apart Hotel&Spa

Odaları temiz ve aydınlık. Üstelik fiyatlar cep dostu. Gondollar için düzenli servisleri var. İşletmecisi bir Türk. 
 

Kempinski Hotel Grand Arena

Bansko’daki en iyi otel olma iddiası var ve kalanlardan aksini söyleyen olmamış. Fiyatları bütçeleri biraz zorlayabilir ama değer. 
 

NEREDE YENİR?

Amvrosia

Hizmet de, lezzet de mükemmel. Fiyatlar normalin biraz üzerinde ancak amaç sadece yemek yemek değil hoş zaman geçirmekse doğru yerdesiniz. 
 

Victoria

İtalyan mutfağından vazgeçemeyenlere göre. Lezzet kadar ortamın atmosferi de önemli diyorsanız deneyin derim. 
 

Le Rétro

Küçük, sevimli bir kafe. Sandviç çeşitleri, kahvelik atıştırmalıklar gibi hafif bir şeyler arıyorsanız uğrayın. 

Mavrovo, Makedonya

Pistlerinin uzunluğu 15 kilometreyi bulan Mavrovo, Makedonya’nın başkenti Üsküp’e 1,5 saatlik bir uzaklıkta bulunuyor. 1949 yılından beri milli park olan Mavrovo’da flora ve fauna açısından büyük bir zenginlik var. Geleneksel mimariye sahip bulunan Mavrovo ve Galiçnik, zirvesi 2385 metre olan bu milli parkın en çok tanınan köyleri arasında yer alıyor. Kayak merkezinin bulunduğu Bistra Dağı’nın en yüksek noktası 2160 metre ve oteller de bu dağın 1255’inci metresinde bulunuyor. Pistlere çok yakın olan oteller hem dağ hem de Mavrovo Gölü manzaralı. Kayak sporuna gönül verenler 5700 metreyi bulan 11 ski lift ve 3 telesiyeji kullanabiliyor. Pistlerin bazılarında hem müzik yayını hem de aydınlatma bulunuyor. Dolayısıyla havanın kararması bile kayak keyfine engel olmuyor. Mavrovo’da sezon boyunca Türkçe bilen asistanlar var, bu yüzden otellerde ve pistlerde lisan sorunuyla karşılaşmıyorsunuz. Makedon mutfağının lezzetli et yemeklerini Mavrovo’da deneyebilirsiniz.

Mavrova’ya gitmişken Yahya Kemal Beyatlı’nın doğduğu Üsküp ile 1979 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası listesine giren Ohrid Gölü ve sayfiye şehri Ohrid’i ziyaret edin. Vodna Dağı’ndan beslenen Vardar Nehri’nin uzandığı ovaya kurulu Üsküp, camileri, çarşısı ve köprüleriyle Osmanlı mimarisinden izler taşıyor. Mavrovo’da üç ayrı otel var, Türkçe bilgi ve rezervasyon için www.kayakmavrovo.com sayfasını tıklayabilirsiniz.

Saraybosna'da Kayak, Bosna Hersek

Bosna Hersek’e giderek bildik rotanın dışına çıkın hem Osmanlı eserlerini görün hem de beyazın en keyiflisinde kayak yapın. Türklere vize yok, fiyatlar makul üstelik National Geographic Dergisi ülkeyi 2012 yılında “En İyi 10 Macera Noktası” listesine koymuş. Sezon aralıkta başlayıp nisana kadar sürüyor, kayak merkezlerinde kar konusunda bir sıkıntı hiç yaşanmamış. Konaklamak için yer arıyorsanız hem Saraybosna’daki otellerde hem de dağdaki tesislerde kalabilirsiniz. Mesafeler yakın, ulaşım sorunsuz. Kayak, snowboard, kar motosikleti ve scooter sürüşü, gece kayağı, kızak Saraybosna’nın kışın size sunduğu seçeneklerden bazıları. Kayak takımlarınız yoksa kayak merkezleri imdadınıza yetişiyor ve çok uygun fiyatlara kiralama imkânı sağlıyor. Özellikle büyük şehirlerden gelenler oksijen depolayıp öyle geri dönüyor. Şehirden sadece 25 kilometre uzaklıkta olan Byelaşnica 2000 metrelik yüksekliği ile Bosna Hersek’teki en yüksek dağ ve en dik yamaçlara da sahip. Adı “beyaz” anlamındaki “bijel” kelimesinden gelen dağın zirvesindeki yapı bayağı ilginç. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu şehri aldıktan sonra 19. yüzyıl sonlarında bu meteoroloji istasyonunu Balkanlardaki ilk istasyon olarak yaptırmış. 1984 yılında 14. Kış Olimpiyatları Saraybosna’da yapılınca Byelasnica Dağı da payına düşeni almış. Toplam uzunluğu 9 kilometre olan pistlerinde bütün disiplinleri denemek mümkün. Dinar Alpleri’nin üyesi olan Byelasnica artık sadece kış sporlarının değil uygun mevsimde dağ bisikletçileri ve yamaç paraşütçülerinin gözde mekânları arasına katılmış. Vakit bulursanız “ülkenin en yüksek ve en uzak köyü” olarak geçen Lukomir Köyü’nü ziyaret edin. 14. yüzyılda kurulan bu Müslüman köyü orijinalliğini büyük ölçüde muhafaza ediyor. Dinar Alpleri’nin bir diğer üyesi olan Yahorina Dağı’nın yüksekliği 1916 metre ve Saraybosna’ya sadece 28 kilometre uzaklıkta. Pistlerinin uzunluğu 20 kilometre ve 6 telesiyeje sahip. 1984 Kış Olimpiyatları’nda erkekler Alp disiplininde kayak yarışları Byelasnica’da yapılırken aynı disiplinde kadınlar Yahorina’da yarışmış. Karasal iklimin yanında Akdeniz ikliminin özelliklerine sahip olan Yahorina’da güneşin altında kayak yapma ihtimaliniz bayağı fazla. Kış sporları için gidilebilecek dağlar sadece Saraybosna etrafında değil. Bosna Hersek'in kalbi ve Osmanlı vezirlerinin başkenti olarak anılan Travnik'ten 28 kilometre uzakta Vlasic var. 1943 metrelik dağda 15 kilometrelik pist ve atlama alanı bulunuyor. Vlasic’de gece aydınlatması ile kayak saatleri uzatılmış. Vlasnic peyniri ve çoban köpekleri ile de tanınıyor.

Saffet Emre Tonguç

Saffet Emre Tonguç, tarihçi, seyahat yazarı ve profesyonel rehber. Boğaziçi Üniversitesi’nin Turizm ve Otel Yöneticiliği, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile Osmanlı Sosyal Tarihi yüksek lisans bölümlerinden mezun oldu. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde işletme üzerine doktora çalışması yaptı.