Ne aramıştınız?
Lifestyle

Havana Gezilecek Yerler & Seyahat Rehberi

Geçmişin sömürgeci İspanyolları şehri Eski Havana’da kurmuşlar. Burası İstanbul’daki Tarihi Yarımada dediğimiz bölgeyi anımsatıyor. 1982'den beri de UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.

Gemiyle Havana

Küba’daki son dört turumu gemiyle yaptım. İlk nedeni otellerin çok sıradan ama bir o kadar pahalı, servisin ise vasat olması. İkinci sebep ise Havana’da konaklıyorsanız anında kendinizi şehrin merkezinde buluyorsunuz. MSC Opera gemisi ile bir haftalık seyahatte sadece Küba’yı değil Jamaika, Cayman Adaları ve Meksika’yı da görüyorsunuz. İkinci bir haftanız varsa gemi Beliz ve Honduras’a da uğruyor. Bu yazımda sizi adım adım tarihi Havana sokaklarında dolaştıracağım. Önümüzdeki haftalarda ise Karayipleri keşfedeceğiz birlikte.

 
Eski Havana

Geçmişin sömürgeci İspanyolları şehri Eski Havana’da kurmuşlar. Burası İstanbul’daki Tarihi Yarımada dediğimiz bölgeyi anımsatıyor. 1982'den beri de UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Yolcu gemisi terminalinin hemen önü adını buradaki manastırdan alan San Fransisko Meydanı. Cafe del Oriente yemek yemek ya da kahve içmek için ideal. Geçmişte zengin İspanyol ailelerin malikaneleri olan büyük yapıların bazısı butik otel bazısı ise sanat galerisi olmuş. Meydanda Polonyalı müzisyen Chopin'in bankta oturan bir heykeli var. Önünde modern bir heykel bulunan yapı ise eski lonca binası. O yüzden de arkasındaki cadde Ofisler Caddesi olarak geçiyor. Ofisler Caddesi’nden sağa saparsanız Plaza de Armas yani Silahlar Meydanı’na çıkarsınız, sola saparsanız yol sizi Eski Meydan’a götürür. Meydana giderken yol üzerinde göreceğiniz heykelin sakalına dokunmayı unutmayın, kim bilir belki size de iyi şans getirir.

Yorgunluk kahvesi için

Plaza Vieja yani Eski Meydan’ın adı ilk başlarda Yeni Meydan’mış ve askeri amaçlıymış. Ama şimdi pek çok dükkan, kafe, bar, ve restorana sahip. Ben bu meydanı çok seviyorum ve her gelişimde bir kahve içip yorgunluk atıyorum. Turlarıma gelenlere hep aynı şeyi tavsiye ediyorum. Eğer gerçek Havana'yı görmek istiyorsanız bu meydanın arkasındaki sokaklarda kaybolun. Bu arada Küba dünyada gördüğüm en güvenli ülkelerden biri, Havana'nın sokaklarını keyifle keşfedin. 
 

Hemingway’in oteli

Eski Meydan’ın devamında bizi ana cadde Obispo'ya bağlayacak Calle Mercaderes yani Tüccarlar Caddesi var. Pek çok müzenin, dükkanın ve restoranın mekanı olan Mercaderes Caddesi, Eski Havana'nın çoğu yeri gibi araç trafiğine kapalı. Museo de Bomberos 1890 metro yangınında hayatını kaybeden 19 itfaiyeciye adanmış bir müze. Casa de Asia’da Çin ve Japonya’dan gelen resim ile heykeller sergileniyor. Bu caddede eski bir silah dükkanını müze olarak görürseniz şaşırmayın. Yürürken karşınıza Güney Amerika'nın ünlü kahramanı Simón Bolívar’ın heykeli de çıkacak.

Obispo Caddesi şehrin en hareketli yerlerinden biri. Vardığımız köşede Amerikalı ünlü yazar Ernest Hemingway'in Havana'ya ilk geldiği yıllarda konakladığı Ambos Mundos Hoteli var. Otelin terasında yemek yiyebilirsiniz. Manzara gayet güzel, yemekler ise Küba'nın çoğu yerinde olduğu gibi ortalama. Otelin önünden sola sapar ve Obispo Caddesi boyunca ilerlerseniz Hemingway'in gözde barı Floridita'da bulursunuz kendinizi. Barın karşısındaki Kempinski şehrin en yeni en şık ama bir o kadar da pahalı oteli. Onun devamında da eski parlamento olan Capitolio ve Opera Binası var. 
 
Havana’nın kuruluşundan dört yıl sonraya rastlıyor Obispo Caddesi'nin kuruluşu. Bu caddede de bir sürü mağaza, kitapçı, butik, el sanatları ve resim satan dükkan, tarihi eczane ve şahane mimari eserler göreceksiniz. Bazıları eskiden banka olan binalar aslında caddenin geçmişteki görkeminin bir özeti. Havana'ya geldiğimde bir şey almaya niyetim olmasa da bu sokaktan yürümeden geçemiyorum. Şimdi de gelin bu caddenin en renkli köşelerinden biri olan Plaza de Armas'a bir uğrayalım.

Valinin karısı

1520’lerden kalma Armas yani ‘Silahlar Meydanı’ şehrin en eskilerinden. Orta ve Güney Amerika'da bu ismi taşıyan o kadar çok meydan var ki! Ne de olsa İspanyollar sömürdükleri ülkelerde şehirler kurduklarında önce askeri birlikler gelir ve ilk meydanlardan birine de bu ismi verirlermiş. Meydanda kolonyel dönemde İspanyol valileri ve yardımcılarının yaşadığı görkemli binalar var. Valinin binası şimdi kent müzesi. Önündeki ahşap parke yola dikkat edin. Bir rivayete göre valilerden birinin eşi at arabalarının çıkarttığı gürültüden rahatsız oluyormuş, vali de ona daha sessiz olsun diye ahşap yol yaptırmış. Görüyorsunuz ne kocalar var! Bir diğer rivayet ise valinin migreni vardı o yüzden bu yolu yaptırdı diyor. Ben yine de romantik olanını sevdim! Meydanın ortasındaki parkta yer alan mermer heykel, bağımsızlık mücadelesini başlatan ve Küba'nın ilk başkanı olan Cespedes’e ait. Meydan eski kitap meraklıları için adeta bir cennet. Ülkenin genelinde olduğu gibi bu ikinci el kitap pazarında bile nostaljik bir büyü var. Kitapların baskısı, sayfaları, kapakları en çok da kokusu sizi Küba tarihine götürecek emin olun.

Rüzgar gülü

Meydanın devamında eski bir tapınak olan El Templete ile Real Fuerza Kalesi bulunuyor. Kraliyetin Gücü yani Real Fuerza Amerika kıtasının en eski kalelerinden biri. Orijinalini 1555’de Fransız korsanlar yıkmış. 1577’de yeniden yapmışlar. Yenisi bile bayağı eski yani. Kalenin tepesinde La Giraldilla isminde ünlü bir rüzgar gülü var. Bu rüzgar gülü meşhur Havana Club rom markasının da sembolü. Kale, Havana limanının tam girişinde bulunuyor. Limanın karşı köşesinde ise diğer kale Morro Cabana, Hz. İsa Heykeli ve Che'nin ofis olarak kullandığı bina var. Hadi gelin bir başka görkemli yere yani Katedral Meydanı’na gidelim.

 
Aziz Cristobal Katedrali

Şehirdeki dört ünlü meydandan en yeni olanı bu. Adını aldığı katedral 1777'de bitirilmiş ve Aziz Cristobal'e yani Kristof Kolomb'a adanmış. Amerika kıtasındaki en güzel dini binalardan biri bu barok mimarili yapı. Kulelerinin asimetrik olması ve yapımında kullanılan mercanlar katedrali diğerlerinden ayıran özellikler. Vaktinde aristokratların yaşadığı binalardan biri bugün Kolonyel Sanatlar Müzesi olarak kullanılıyor. Hemen yan sokakta ise 1954'te aldığı Nobel ödülünü Küba'ya adayan Ernest Hemingway'in meşhur ettiği Bodeguita del Medio isimli restoran-bar var. Meydandaki kafede oturup yaşamı seyretmek çok keyifli. Kimi tarot falı bakan renkli giyimli kadınlarla fotoğraf çektirmeyi unutmayın.

 
Nazım’dan Atatürk’e...

Devrimi başarılı olmuş mu bilinmez ama dünyaya başkaldırmış bir ülke Küba. Fidel Castro'nun ve Arjantin’de doğmuş Che'nin Kübası burası. Che Guevera'nın liman manzaralı ofisinin girişinde kimden alıntı var biliyor musunuz? Nazım Hikmet'ten... 
 
"Yalnız yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim" diyor Nazım. Limanın öbür yanında ise Atatürk’ün bir büstünü görüyorsunuz. Onun üzerinde ise “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” yazıyor. Ve ülkemizden yansımalar dünyanın öbür ucu olan Küba’da da yankı buluyor.

Saffet Emre Tonguç

Saffet Emre Tonguç, tarihçi, seyahat yazarı ve profesyonel rehber. Boğaziçi Üniversitesi’nin Turizm ve Otel Yöneticiliği, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile Osmanlı Sosyal Tarihi yüksek lisans bölümlerinden mezun oldu. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde işletme üzerine doktora çalışması yaptı.