Panama Gezilecek Yerler & Seyahat Rehberi
Orta Amerika’nın en zengin ülkelerinden biri olan Panama’yı anlatacağız bu hafta sizlere. Kuzey ve Güney Amerika’yı birbirine bağlayan yedi ülkeden biri olan, Panama Kanalı ile özdeşleşen Panama’yı…
Başkent Panama City
Ülkemizden vize istemeyen Panama’da mutlaka gidilmesi gereken yer hiç kuşkusuz ki başkent Panama City. 1519 yılında kurulan dünyanın önemli limanlarından olan Panama City, Arnavut taşlı dar sokaklar ile bezenmiş koloniyel taş binaları, şehrin içine serpiştirilmiş amazon ormanları kıvamında yeşil, çok yeşil parkları, plajları ve müzeleriyle hoş bir şehir…
Yağmur sezonu haziran ile aralık arasında. Tropikal bir tatil için pek uygun değil ama Panama’da yılın her dönemi farklı bir keyif var. O yüzden aldırış etmeyin zamana ve çok da ertelemeyin bu şehri görmeyi. Panama nüfusunun çok büyük bir kısmını Mestizo dedikleri İspanyol-Kızılderili melezleri oluşturuyor. Derinin rengi bir şey ifade etmiyor bu şehirde.
Panama nüfusunun çok büyük bir kısmını Mestizo dedikleri İspanyol-Kızılderili melezleri oluşturuyor. Derinin rengi bir şey ifade etmiyor bu şehirde. Nüfusun zenci kesiminin % 60’ı ataları Jamaika ve diğer adalardan esir gelen insanlar. Ülkede resmi dil İspanyolca ama İngilizce de oldukça yaygın.
Şehir tropikal iklim kuşağında, yaşayanlarsa çoğunluklaLatin kökenli. O zaman ne diyelim: Dans, dans, dans… Eğlence dünyası için ülkeden beklenebilecek bütün hareketlilik ve coşkuyu size gece gündüz sunuyor Panama.
Genelde emekli pek çok orta yaş insanının yaşamak için bu ülkeyi, bu şehri tercih ediyor olması gençlerin önünü kesmemiş. “Calle Republica de Uruguay” yani Uruguay Caddesi’nde sıralanan gece kulüpleri Panama City gece hayatına renk katıyor. Şehir merkezine pek çok alışveriş merkezi de serpiştirilmiş. Multiplaza AVM’yi deneyebilirsiniz. Bella Vista bölgesi’nde tezgahlarda satılan Panama işi örtüler, danteller, kumaşlar da ilginizi çekebilir. Panama Kanalı ve turizmden elde ettikleri gelir ve yatırımlarla gittikçe zenginleşmiş şehir. Bunu sergilemek istercesine, özellikle liman kısmına birbirinden ihtişamlı gökdelenler inşa edilmiş.
Gelelim şu ünlü kanala.
Sadece Panama için değil dünya ekonomisi için de büyük bir önemi var kanalın. Düşünsenize kanal inşa edilmeden önce Avrupa'dan yola çıkan bir yük gemisinin Batı Amerika kıyılarına ulaşmak için Güney Amerika'nın en güney ucu olan Macellan Boğazı’ndan geçmesi gerekiyordu. 1800’lü yıllarda Fransızlar başlamış yapımına ama bitirmek Amerikalılara kısmet olmuş, 1914’de inşası tamamlanmış.
Tam da kanalın açılacağı zaman karışmış ülke, iç savaş çıkmış. Binlerce insan ölmüş. Sonunda Kolombiya ve Panama birbirinden ayrılmış. Sonra ne mi olmuş? Amerika Birleşik Devletleri bölgeye demokrasi getireceğim demiş. Bir girmiş, pir girmiş. Yıllarca gitmemiş ülkeden. Birçok skandala imza atılmış bu süreçte. 2001 yılına kadar çeşitli gerekçelerle kanalın işletmesini Panama’ya teslim etmemiş. Ancak o sene yapılan bir anlaşmayla Panama Kanalı’nın bütün hakları Panama’ya geçmiş.
Kanalın çalışma prensibi bir asansör gibi. Atlas Okyanusu’ndan Pasifik Okyanusu’na geçmek isteyen bir gemi, Panama Kanalı’nın kademeli havuzları ile aşama aşama su yolu boyunca ilerliyor. Bir süre sonra da Pasifik Okyanusu’nda yoluna devam ediyor.
Tam bir gösteri
Kanaldan ilk buharlı gemi 3 Ağustos 1914’te geçmiş. Kanalın iki okyanusun arasındaki mesafesi, 81.7 km. Kanal sadece su yoluyla sınırlı değil elbette. Müthiş bir pazarlama tekniği ile her bir geminin havuzdan havuza kanal boyunca ilerlemesini, dünyanın en heyecanlı macerasıymış havasına sokuyorlar. Kanala ilişkin her türlü hediyelikçiler, gemi geçişlerini saniye saniye hoparlörlerden anlatan çığırtkan edalı sunucular, alkışlar, çığlıklar… Sanırsınız ilk kez sizinle birlikte onlar da görüyor. Panama Interoceanic Canal Museum adlı bir de müze var gezebileceğiniz. Kanalda aynı zamanda limanlar, bunların tesisleri, dalgakıranlar, setler, havuzlar ve yapay göller de göreceksiniz.
Ne Yenir, Ne İçilir?
Panama’nın sağlıklı olduğu kadar iştah da açıcı bir mutfağı var.Dünyanın en önemli muz üreticileri arasında olduklarından mıdır bilemem ama Panama’da neredeyse tüm yemeklerde bol miktarda egzotik meyve kullanılıyor. Elbette balık da mutfağın vazgeçilmezi. Restoranlara gelince Casco Antiguo denilen Tarihi Şehir'de Caliope Restaurant, Casa casco ve Nomada var. Bu bölgedeki keyifli bir otel olan Central'in içindeki 7 Reinas’da da yemek yiyebilirsiniz. Casco Antigua bana göre şehrin en ilginç yeri. En çok zamanı oraya ayırın. Muhteşem koloniyel binalarla bezenmiş, kendinizi sanki o yıllardaymış hissedeceğiniz bir bölge. Tantalo, yerel dansçıların geldiği Diablo, Fransız mutfağı sunan Paulo Nani de Casco’daki keyifli mekanlardan. Bunun dışında Casa del marisco Acha deniz ürünlerini sevenler için ideal. La Vespa Pasifik kıyısındaki bir İtalyan restoranı ve Trump Kulesi'nde yer alıyor. Et sevenler Patagonia (San Francisco’da) ve Gaucho’ya (Bella Vista’da) uğrayın. Bambu; sushicilerin mekanı. Segunda Muelle, Peru mutfağı yapıyor. Donde Jose ise Panama mutfağı için doğru yer.
Nerede Kalınır?
Panama'ya gitmeyi düşünenler için otel önerilerimi paylaşayım: Central Hotel harika bir butik otel. Avenida Balboa'daki Hotel Hilton, Hotel Bristol, Hotel Golden Tower, Hotel Miramar Intercontinental, Hotel American Trade ve Hotel Trump’ı deneyebilirsiniz. American Trade Hotel’in ambiyansı çok güzel, kahvaltı veya kahve için gidebilirsiniz. İyi bir rehber arayanlara da Yuri Edgardo Torres'i tavsiye ederim.
E-Posta : yuritorres17@hotmail.com (Opens in new window)
Telefon : +507 6516-3754 (Opens in new window)